Harp Sanat Yayınları Üye Girişi Sepetim 0

TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN ARKA PLANI BU ESERDE…

10.07.2025

Ünlü Azeri Tarihçi Zarife Nezirli, “Tarih Sahnesinden Vuruşarak Çekilmek” adlı muazzam eserinde, I. Savaşı’nda Türkiye ile Rusya arasındaki karmaşık diplomatik ve askerî ilişkileri Rusça kaynaklar ışığında irdeliyor.

TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİN ARKA PLANI BU ESERDE…

Değerli Yazarımız,

* Okurlarımızın sizi daha iyi tanıyabilmesi için bize kendinizi tanıtır mısınız?

Ben Zarife Nezirli tarih araştırmalarıyla ilgilenen bir akademisyenim. Doktora eğitimimi İstanbul üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladıktan sonra, çalışmalarımı Bakü Devlet Universitesi bünyesinde, özellikle Osmanlı–Rus ilişkileri, diplomatik tarih ve uluslararası ilişkiler alanlarında yoğunlaştırdım. Araştırmalarımda birincil kaynaklara, özellikle de Rusça arşiv belgelerine ulaşmaya önem veriyorum. Bu bağlamda, Rusya-Türkiye ilişkilerini tarihsel bağlamda çok boyutlu olarak ele alıyor; savaşlar, ittifaklar, krizler ve diplomatik temaslar üzerinden analizler yapıyorum.

“Tarih Sahnesinden Vuruşarak Çekilmek: Rus Kaynaklarına Göre Yıkılış Sürecinde Türk-Rus İlişkileri” başlıklı bu çalışmamda da, Rusça arşiv materyallerine dayanarak iki ülke arasındaki ilişkilerin az bilinen yönlerini ortaya koymaya çalıştım. Akademik çalışmalarımın, yalnızca uzmanlara değil, tarihe ilgi duyan geniş bir okur kitlesine de katkı sağlamasını amaçlıyorum.

 

* Uzmanlık ya da ilgi alanlarınız nelerdir?

Uzmanlık alanım tarihi ve özellikle Osmanlı–Rus ilişkileri üzerinedir. Birinci Dünya Savaşı dönemi, diplomatik yazışmalar, askeri ittifaklar ve sınır bölgelerindeki çatışma dinamikleri üzerine çalışıyorum. Araştırmalarımda Rusça, Osmanlıca ve modern Türkçe kaynakları birlikte değerlendirerek çok yönlü bir analiz yöntemi benimsiyorum. Özellikle Rusya arşivlerinde yer alan birincil kaynaklara dayanan çalışmalar yürütüyor; bu belgelerin Türkiye tarihçiliğine katkısını önemsiyorum. İlgi alanlarım arasında ayrıca savaş hukuku, propaganda faaliyetleri, Doğu cephesi tarihçiliği ve Türkiye’nin dış politika geçmişi yer almaktadır.

 

* Sizi bu eseri/eserleri yazmaya yönelten sebepleri bizimle de paylaşır mısınız?

Birinci Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi’nde Türkiye ile Rusya arasında şekillenen karmaşık diplomatik ve askeri ilişkileri, literatürde genellikle Batı Cephesi odaklı çalışmaların gölgesinde kalmıştı. Bu eksikliği gidermek ve şu üç temel sebeple bu çalışmayı kaleme almaya karar verdim: Rusya’daki merkezî ve bölgesel arşivlerde neredeyse hiç kullanılmamış birincil belgelere ulaşma imkânı buldum. Bu arşiv materyallerinin, dönemin karar alma süreçlerini ve iki imparatorluk arasındaki müzakere dinamiklerini “yerinden” gösterdiğini düşündüm.
Türkiye–Rusya ilişkilerinin Birinci Dünya Savaşı’ndaki seyrini bütüncül biçimde ele alarak, hem Türk hem de Rus tarih yazımına eleştirel bir perspektif sunmayı amaçladım. Böylece iki ülke arasında geçmişten süregelen yanlış anlamaları ve eksik yorumları aydınlatmayı umuyorum. Uzun yıllardır Osmanlı–Rus ilişkilerine dair çalışmalar yaparken, Doğu cephesinin stratejik ve diplomatik boyutlarının ne denli belirleyici olduğunu gördüm. Bu ilgi, beni arşivlere yönlendirdi ve sahadaki belgelere dayalı akademik bir monografi üretme tutkusuyla motive etti.

Bu üç etken bir araya gelince, “Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya–Türkiye İlişkileri” başlıklı bu kitabı kaleme alarak alandaki bilgi boşluğunu doldurmayı ve tarihçilerin yanı sıra konuyla ilgilenen geniş bir okuyucu kitlesine de yeni bakış açıları sunmayı hedefledim.

 

* Eserinizin içeriğinden kısaca bahseder misiniz?

Bu eser, Birinci Dünya Savaşı sürecinde Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasındaki siyasi, diplomatik ve askeri ilişkileri Rusça birincil kaynaklar ışığında incelemektedir. Çalışma, savaşın özellikle 1914–1917 arası dönemine odaklanarak, iki devlet arasındaki çatışmaların yalnızca askeri cephede değil, aynı zamanda diplomasi masasında da yoğun bir şekilde sürdüğünü ortaya koymaktadır. Eserin temel amacı, Türkiye’de tarih yazımında yeterince yer bulmamış Rusça arşiv belgelerini gün yüzüne çıkararak, bu döneme dair yeni bir perspektif sunmak ve Osmanlı–Rus ilişkilerine daha dengeli bir bakış sağlamaktır.

 

* Eseri hazırlarken uyguladığınız ve bu eseri daha iyi anlamamızı sağlayacak yöntemler varsa açıklar mısınız?

Bu çalışmada tarihsel olayların yalnızca anlatılması değil, aynı zamanda arşiv belgelerine ve karşılaştırmalı analizlere dayalı olarak yeniden yorumlanması amaçlandı. Bu yöntemler sayesinde, okuyuculara sadece olayların anlatımı değil, aynı zamanda bu olayların arkasındaki nedenleri, aktörlerin bakış açılarını ve dönemin uluslararası dengelerini kavramalarını sağlayacak bir çerçeve sunulmuştur.

 

* Bu eserin ilgili olduğu alan açısından taşıdığı değeri açıklar mısınız?

Bu eser, Birinci Dünya Savaşı bağlamında Osmanlı–Rus ilişkilerini Rusça birincil kaynaklara dayanarak inceleyen nadir çalışmalardan biri olması bakımından hem tarih yazımı hem de uluslararası ilişkiler alanı için önemli bir katkı sunmaktadır. Literatürde genellikle Almanca, İngilizce ve Osmanlıca kaynaklara dayalı çalışmalar ağırlıktayken, Rus arşiv belgelerine dayanan bu kitap, savaşın doğu cephesine ve Rus dış politikasına dair daha özgün ve doğrudan bilgi sağlamaktadır.

Aynı zamanda, Osmanlı-Rus ilişkilerinin yalnızca askeri boyutuyla değil, diplomatik temaslar, propaganda faaliyetleri ve etnik meseleler üzerinden de değerlendirilmiş olması, eseri sadece savaş tarihi değil, diplomasi tarihi ve bölgesel güvenlik çalışmaları açısından da değerli kılmaktadır.

Eserdeki analizler, Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel kökenlerini anlamak isteyen araştırmacılara, akademisyenlere ve öğrenciler için önemli bir başvuru kaynağı sunmakta; aynı zamanda iki ülke arasında geçmişten günümüze uzanan siyasi dinamikleri anlamak isteyen genel okuyucu kitlesi için de tarihsel derinlik kazandırmaktadır.

Bu yönüyle eser, hem akademik hem kültürel anlamda tarihsel hafızayı güçlendiren, özgün kaynaklarla yazılmış bir katkı niteliği taşımaktadır.

 

* Bu eserin muhatap kitlesi olarak kimleri görüyorsunuz?

Bu eser, hem akademik hem de genel okuyucu kitlesine hitap edecek şekilde hazırlanmıştır. Öncelikli olarak tarihçiler, uluslararası ilişkiler araştırmacıları, diplomasi tarihi ve Birinci Dünya Savaşı uzmanları için özgün bir kaynak niteliği taşımaktadır. Özellikle Rusya-Türkiye ilişkilerine, savaş dönemi diplomatik belgelerine ve doğu cephesi gelişmelerine ilgi duyan lisansüstü öğrenciler, akademisyenler ve araştırmacılar kitabın temel hedef kitlesidir.

Aynı zamanda, tarihsel olaylara derinlikli ve belge temelli bir bakış kazanmak isteyen genel okuyucular, tarih meraklıları ve Türkiye’nin dış ilişkilerinin tarihsel arka planını anlamak isteyenler için de anlaşılır bir dille yazılmıştır. Kitap, üniversitelerde yürütülen tarih, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve bölge çalışmaları derslerinde yardımcı kaynak olarak da değerlendirilebilecek niteliktedir.

Dolayısıyla bu çalışma, hem uzmanlık düzeyinde bilgi arayanlara hem de tarihe ilgi duyan geniş bir okuyucuya hitap etmeyi amaçlamaktadır.

 

* Bu eseri yayımlatmak için neden yayınevimizi tercih ettiniz?

Harp Sanat Yayınevi, askeri tarih, strateji ve uluslararası ilişkiler alanlarında uzmanlaşmış saygın bir yayınevi olarak tanınıyor. Savaş tarihi ve Türkiye’nin güvenlik politikaları üzerine yayımladığı kaliteli eserlerle akademik camiada güçlü bir yere sahip olduğunu biliyorum. Kitabımın içeriği de Birinci Dünya Savaşı’nın önemli bir cephesi ve Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine olduğu için, bu alandaki uzmanlığınız ve yayın çizginizle büyük uyum taşıdığına inanıyorum.

Ayrıca yayınevinizin okuyucu kitlesinin konuyla ilgilenen akademisyenler, uzmanlar ve tarih meraklılarından oluşması, eserimin hedeflenen doğru kitleye ulaşması açısından çok değerli. Yayınevinizin profesyonel çalışma anlayışı ve titiz editöryal süreci de eserin kalitesinin korunmasına katkı sağlayacağı için tercihimi sizinle çalışma yönünde kullandım.

Kısacası, Harp Sanat Yayınevi’nin bu alandaki saygınlığı ve uzmanlığı, eserimin değerini artıracak en uygun platform olduğuna olan inancımı güçlendirdi.

 

* Sırada yeri çalışmalarınız var mı? Varsa isim ve genel konusu hakkında bizi bilgilendirir misiniz?

Evet, şu anda üzerinde çalıştığım birkaç proje bulunmaktadır. Bunlardan biri, Osmanlı ve Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin Sovyetler Birliği dönemi ve Soğuk Savaş bağlamında nasıl evrildiğini inceleyen bir monografi hazırlığıdır. Bu çalışma, iki imparatorluğun mirasçısı olan devletlerin dış politika pratiklerini tarihsel perspektifle değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde yaşanan askerî ve siyasi gelişmelerin yerel halklar üzerindeki etkilerini ve bölgesel etnik dinamikleri analiz eden makaleler üzerinde de çalışıyorum.

Bu projeler, tarih ve uluslararası ilişkiler alanındaki uzmanlık alanlarımı derinleştirirken, Türkiye-Rusya ilişkilerinin farklı boyutlarını ortaya koymayı hedefliyor.

 

* Hocam, teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Ben teşekkür ederim.

GÖZLEM VE İRONİ USTASI ALİ GÜL, ESERİYLE HARP SANAT’TA…

Taburda Şenlik Var, bir yedek subayın akıcı ve mizahi bir dille kayıt altına aldığı askerlik anılarından oluşmaktadır. Bu eseri okudukça kendinizden çok şey bulacaksınız. Zira yazılan bir bakıma sizin hikâyenizdir.

10.07.2025
Tamamını Oku
GÖZLEM VE İRONİ USTASI ALİ GÜL, ESERİYLE HARP SANAT’TA…

EFELİK VE ZEYBEYLİK, YETKİN BİR KALEMLE HAYAT BULUYOR...

Zeybeklik ve efelik geleneği, Türk millî tarihi ve kültüründe özel bir yere sahiptir. Kendilerine has töreleri, müzikleri, dansları ve kıyafetleri de Türk halk bilimi için kıymetli bir kültürel hazinedir.

10.07.2025
Tamamını Oku
EFELİK VE ZEYBEYLİK, YETKİN BİR KALEMLE HAYAT BULUYOR...
sayfa load
0%