1914'te bir mimar, kendini savaşın tam ortasında buldu. Mehmed Tevfik Efendi'nin iki defterlik günlüğü, Çanakkale, Irak ve İran cephelerindeki destansı yolculuğunu anlatıyor. 19 Mayıs taarruzunda yaralanışı, Musul'dan Bağdat'a uzanan coğrafi keşifleri ve yolda karşılaştığı kadim şehirlerin izleri...

Bu eşsiz kayıtlar, sadece askeri değil, sosyal ve kültürel tarihimize de ışık tutuyor. Esir düşüşüyle sona eren bu macera, Tevfik Efendi'nin akıbetini ve günlüğün nasıl günümüze ulaştığını hâlâ bir sır perdesiyle sarıyor.

Tarihin derinliklerinden gelen bu ses, geçmişin sırlarını aralıyor.

Bu muharebelerde çok değerli arkadaşlar kaybettik. Çok kan­lar döktük. Dökülen bu kanlar boşa gitmemiştir. Büyük Harp’te di­ğer cephelerde olduğu gibi buradaki çetin muharebelerde bize çok kıymetli tecrübeler kazandırmış; hürriyet, istiklâl uğrunda canını esirgemez bir millet olduğumuzu âleme ispat etmiş; Osmanlı İmpa­ratorluğu göçmekle beraber daha kuvvetli bir Cumhuriyet yaratmıştır. Cümlemiz bu kahramanlar önünde hürmetle eğilelim. 

Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK

Türk askeri tarihinin en önemli belgelerinden biri olan Fevzi Çakmak Paşa'nın Şark Cephesi: tam metin, sansürsüz ve 1000’den fazla dipnot ile yeniden yayıma hazırlanmıştır. Fevzi Çakmak Paşa’nın kendi kaleminden çıkan bu eser, Şark Cephesi’nde yaşananları birinci elden aktarmasıyla hem tarihçiler hem de araştırmacılar için eşsiz bir kaynak niteliğindedir. Bu özel baskıda, daha önceki baskıların aksine metnin aslına sadık kalınmış ve kapsamlı dipnotlarla eserin herkes tarafından anlaşılması kolaylaştırılmıştır.

Osmanlı’nın son yıllarından Cumhuriyet’in ilk dönemine uzanan bu kritik süreç, Paşa’nın gözünden yeniden aydınlatılmakta ve tarihimizin karanlıkta kalan kimi yönleri gün yüzüne çıkarılmaktadır.

Balkan Savaşı gibi bir savaştan çıkıp ordunun toparlanmadan tekrar savaşa girmesi gerekmişti. Osmanlı Devleti kendi varlığını sonlandıracak savaşa adım adım gitme sürecini, savaşa girmemizin sebeplerini, bu sürece giderken alınan kararların hangi şartlarda alındığını, Enver Paşa ile Almanların arasındaki savaşa girmemize sebep olan bağlantı, Rusların bitmek tükenmez boğazlara hâkim olma arzularını Cihan Harbinde Erkân-ı Harbiye-i Umumiye İstihbarat Şubesi’nde, Çanakkale’de, Irak, Kafkasya Cephelerinde Fırka Kumandanlığı, Ordu Erkân-ı Reisliği, Kolordu Kumandanlığı Vekâleti gibi görevlerde bulunan Kazım Karabekir, yaşanan süreci kendi yaşadıklarıyla bize anlatıyor. İyi okumalar.

Türklerle atın kadim bağına dair benzersiz bir yolculuğa hazır mısınız?

Rıza Çavdarlı’nın İslamiyet’ten Evvel Türklerde Atın Ehemmiyet ve Tarihi adlı eseri, atın Türklerin sadece dinî değil, toplumsal ve sanatsal yaşamının da merkezinde nasıl yer aldığını gözler önüne seriyor.

Arapların atla tanışmasından, Baytar-nâme'nin öz Türkçe kelimelerle atı anlatışına dek uzanan bu eser, atın Türkler için bir simge, bir miras hatta ölümden sonra bile vazgeçilmez bir yoldaş olduğunu gösteriyor. Atın âdeta bir din, bir inanç haline geldiği bu kültürü keşfederken, Türk'ün atla, kılıçla ve okla yazılmış destansı tarihine tanıklık edeceksiniz. Türklerin ata olan eşsiz sevgisini ve bağlılığını derinden hissedeceksiniz.